Dünyada gece aydınlatılan ilk caddesi olan Antakya – Herod Caddesidir.
Roma ve Grek tanrılarının yanında, aynı zamanda tek tanrılı dinleri de yaşayan Antakya halkı, zevkine, yemesine içmesine de çok düşkün bir halktı. Akdeniz’in en doğu köşesinde Orantes suyu boyunca ( şimdiki Asi Nehri ) yer alan Antakya, ticaret ve eğlence merkezi idi. Başta ünlü komutanlar ve impratorlar olmak üzere, Romalı zenginlerin eğlence yeri seçtiği kent, büyük yatırımlar sonrası nüfusu 6-7 yüzbini bulan, ünlü Antakya Akademisi ile, Dünya’ nın sayılı ilk üç kentinden biri durumuna gelmişti.
Kenti bir baştan bir başa kesen ünlü Herod Caddesi, şimdiki Kurtuluş Caddesi’nin ilk adı idi. Her iki yanı Antakyalı yontucuların yaptıkları heykeller ile süslü cadde, Tetrapil denilen dört ayaküstüne oturtulmuş Apollon heykeli’ nin bulunduğu yerde son bulur. Bu Caddenin diğer ucu Affan bölgesi (Epiphania) ve Defne yoluna ulaşır.
Herod Caddesi iki tarafı kemerli saçaklarla, güneşe ve yağmura karşı korunmaya alınmıştır. Cadde sağlı sollu sıralanmış alışveriş dükkânları, şaraphaneler, aşevleri, çalgılı eğlence yerleri, hokkabazlıkların ve tiyatro oyunlarının sergilendiği sahnelerle donatılmıştır. Ayrıca hanlar ve günümüz otellerini andıran yeme, içme, yatım yerleri sıralanmıştır. Caddede, özellikle yaz aylarında öğle güneşi kırılınca, kadınlı erkekli Antakya halkı süslenmiş püslenmiş olarak, temiz giysileri içinde boy göstermeye başlarlar. İnsanların çoğu terleyip kötü kokmasınlar diye koltuk altlarına, kapalı yerlerine defne yağı sürerler. Bu Cadde sadece Antakyalıların değildir. Başta çevre yerleşim yerlerinden olmak üzere, Dünyanın çeşitli yerlerinden gelen eğlence düşkünü insanlar, özellikle Roma ve Bizanslı zenginler, Herod Caddesi’nin sürekli görülen tipleridir. Bir başka deyimli Anadolu’ nun ilk turizm kenti Antakya olmaktadır.
Akşama doğru karanlık yoğunlaşmadan, kentçe görevli şamdancılar, Cadde’ nin iki tarafına yerleştirilmiş zeytinyağı çıralarını temizlemeye ve yakmaya başlarlar. Çünkü kentin çevresi zeytinliklerle doludur ve zeytinyağı bol ve ucuzdur. Zeytinyağı üretimi ve tüketimi ciddi bir biçimde organize edilmiştir. Bilhassa zeytinyağının yemeklerde kullanılması çok yaygındır. (Bu durum günümüzde de sürmektedir.) Herod Caddesi aydınlatılınca (ki bu Dünyada aydınlatılan ilk caddedir.) gece hayatı başlar. Aşk avcısı yosma kadınlar, salına salına dolaşmaya başlarlar, sağa sola göz süzer, kalça kıvırırlar. Gecenin ilerleyen saatlerinde bu yosmalara, süslü oğlanlar da katılır. Meyhanelerin açık pencerelerinden yükselen çalgı sesleri, yatakçıl kahkahalara karışır. Gece yoğunlaştıkça Herod Caddesi sarhoştur, şaraplıdır, şarkılıdır, şiirlidir, aşklıdır, rakslıdır.
Kurtuluş Caddesi, Antakya'nın Asi (Orontes) Nehri ile Habib Neccar (Silpius) Dağı arasında kalan kısmında, Kışla binası ile Dörtayak Mahallesi arasında yer alır. Kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan cadde, kentin bu bölümünü adeta ikiye böler. Güneybatıdan esen hakim rüzgar alan cadde, bu konumuyla, kentin nefes almasını sağlayan bir ana arterdir. Antakya'nın kurulduğu tarihten (MÖ 300) itibaren eski haritalarına bakıldığında, hepsinde de aynı yerde ve doğrultuda boydan boya uzanan bir aksın varlığı dikkati çeker. Bu aks, yüzyılımıza kadar birtakım değişikliklere uğramış olsa da varlığını sürekli korumuştur. Roma Dönemi Antakya'sının, uzunluğu 2 Roma mili (1 Roma mili= 1478 m) olan "Büyük Sütunlu Cadde"si (Herod Caddesi) ile çakışmaktadır.
Antik çağ'ın Sütunlu Caddesi, zaman içinde yer yer toprağın altında kalıp asıl doğrultusunu kaybetse de kenti boydan boya geçen bir aks olarak Osmanlı'nın son dönemlerine kadar ulaşmıştır. Bu dönemde, Osmanlı kentinin, kendiliğinden oluşmuş dokusuna uygun olarak biçimlenmiştir. Kimi evler yolun ortasına kadar sokulmuş, yol güzergahı, girintili çıkıntılı bir hal almıştır. Bazı yerlerde son derece daralmış ve yoldan geçmek çok zorlaşmıştır. Harbiye tarafından gelen yol ile Halep yolunu birleştirerek sağlıklı bir ulaşım sağlayacak geniş bir caddeye ihtiyaç vardır. Kentin Fransız işgal ve yönetimi altında bulunduğu dönemde, Halefzade Süreyya Bey'in Belediye Başkanlığı sırasında, bunun için girişimde bulunulmuş, gerekli planlamalar yapılmış, 1928 yılında hazırlıklar tamamlanmıştır. Caddenin açılması altı yıl, tamamlanması dokuz yıl sürmüştür.
o zamanki adı "Kışla-Dörtayak Caddesi"dir. Fransızlar tarafından hazırlanan haritalarda "Rue Jadid" adı ile ifade edilmiştir.
Kışla-Dörtayak Caddesi'nin açılması için çok sayıda yapının yıkılması gerekmiştir. 1929 yılında fiilen çalışmalara başlanmış, 1934'te istimlak işlemleri tamamlanmış, 1935 yılında resmen ulaşıma açılmıştır. Yeni cadde, yeni mimari oluşumlar için de uygun bir ortam sağlamıştır. Cadde üzerinde, yeni malzeme ve tekniklerle, geleneksel anlayıştan farklı, yeni evler yapılmıştır. Cephesi veya sınırları yeni caddenin sınırında kalan bazı eski evler ve diğer yapılar ise varlığını korumuştur.
Cadde üzerinde yeni inşa edilen evler, eskiden kalanlarla birlikte bitişik düzende konumlandırılmıştır. Çoğunluğu iki katiıdır. Tek ya da üç kattan oluşanlar da vardır. Geleneksel avlulu evlerden farklı olarak bu evlere doğrudan, caddeden girilir. Cepheleri caddeye bakar. Evlerin planları, XiX. yüzyılda, istanbul'da ortaya çıkan ve Osmanlı devletinin diğer eyaletlerine de yayılan sofalı tiptedir. Bir bakıma avlunun yerini sofa almıştır. Mutfak, banyo, tuvalet gibi hizmet birimleri evin içinde çözümlenmiştir. Katlar çoğunlukla, birbirinden bağımsız kullanılmaktadır. Artık bir evde yaşayan büyük aile, yerini ayrı katlarda (evlerde) yaşayan çekirdek aileye bırakmıştır. Bir çoğunda, özellikle caddenin, geleneksel ticaret merkezine yakın olan kısımlarında, zemin katlar dükkanıara ayrılmıştır.
Cadde üzerinde yeni inşa edilen evlerde özellikle kapı ve pencerelerin bezmeli taş işçiliği dikkati çeker. Özenle ele alınan cephelerde, Osmanlı'nın son döneminde, batıdan alınan mimari ve bezeme ögeleri ile yerel biçimlerin ve beğenilerin birlikte yorumlandığı eklektik bir üslup hakimdir. Yapılarda, taş ve ahşabın yanısıra tuğla ve betonarmenin de kullanıldığı karma bir inşa sistemi uygulanmıştır.
Kışla-Dörtayak Caddesi, farklı dini ve etnik kökenden, farklı sosyo-ekonomik düzeyde insanların oturduğu birçok mahalleden geçmektedir. Bu farklılıklara rağmen yeni inşa edilen evler, ortak bir beğeninin ürünleri olarak karşımıza çıkarlar. Ekonomik düzeyi yüksek olanlar daha iyi bir işçilik ve malzemeden yararlanırken dış dünyayla bağlantısı fazla olanlar batı kökenli üslupları daha fazla tercih etmişlerdir.
Hatay'ın Fransız işgalinden kurtuluşuna atfen "Kurtuluş" adını alan cadde, 11 m eninde, 1.3 km uzunluktadır ve kentin nehir ile dağ arasında kalan kısmı için hala önemli bir aks meydana getirmektedir.
Kurtuluş Caddesi ile Kemal Paşa Caddesi'nin kesişme noktasında bulunan ve kentin en önemli iki camisinden biri olan Habib Neccar Camii'nin konumu, caddenin doğrultusunda bir kırılma noktası meydana getirmiştir. Güneyde, batı kanattaki Sarımiye Camii ve yakınındaki havra (sinagog) ile kuzeyde, doğu kanattaki Şeyh Muhammed Camii cadde üzerindeki diğer dini mimari eserlerdir ve günümüzde de kullanılmaktadırlar. Caddenin kuzey ucunda bulunan üç sabunhaneden yalnızca biri, asıl yapısını oldukça kaybetmiş olsa da halen aynı işlevi görmektedir. Doğu kanattaki ikinci sabunhane (Şeyhoğlu Sabunhanesi) otelolarak (Savon Otel) restore edilmiştir. Batı kanattaki sabunhane ise harap durumdadır. alt
Kurtuluş Caddesi üzerinde bugün birçok yeni apartman yükselmekte, gün geçtikçe yıkılan eski evlerin yerini yenileri almakta, tarihi cadde giderek kimliğini kaybetmektedir.
Hatay Valiliği'nin gerçekleştirmek istediği koruma çalışmaları için Mustafa Kemal Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü olarak "Kurtuluş Caddesi" pilot bölge olarak önerilmiştir. Hatay'a Hizmet Vakfı, 2004 yılında, Vali Abdülkadir Sarı'nın başkanlığında, bu bölgede bir proje çalışmasını başlatmıştır. Bu çalışma sonucunda, istanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nden Doç. Dr. K. Kutgün Eyüpgiller'in yürütücülüğünde, "Antakya Kurtuluş Caddesi Yeniden Canlandırma (Rehabilitasyon) Projesi" hazırlanmıştır. Bu projenin tek yapı ölçeğinde de olsa uygulanmaya başlanması sevindiricidir. Aynı zamanda, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Hatay Bölge Müdürlüğü'nce cadde üzerinde yer alan vakıf camiieri ve diğer bazı yapıların rölöve ve restorasyon projeleri hazırlatılmakta ve restorasyonları gerçekleştirilmektedir. Dileğimiz, Kurtuluş Caddesi üzerindeki tarihi ve kültürel değere sahip taşınmazların gerekli rehabilitasyon ve restorasyonlarının tamamlanması ve caddenin özgün yapısının korunması ve yaşatılmasıdır.
Kaynak:Çeşitli tarihsel kitaplar